Tarih yazmak belli ki tarih atmak kadar zevkli ve
kolay.
Dün yine yazdı.
Bir dönem, komünizmin kâbesi Moskova’da cami açılışı
yaptı.
Ayrılık sevdaya, arife günü de bayrama dahildir.
Bayram dinen ne kadar mukaddes ise seçim kampanyası da siyaseten o
kadar kutsal!
Marifet ikisini birleştirmekte...
Siyaset yetmedi, dinsel etkinliğe siyaset yetmedi, bir de
uluslararası diplomasiyi ekledi.
Soluna Putin’i, sağına Filistin
lideri Mahmut Abbas’ı aldı;
Suriye’yi, Suriyelileri konuştu; iyi de yaptı. Rusya’nın (ve
Avrupa’nın) en büyük camisini açtı.
Elbette nutuk atmayı da ihmal etmedi.
Ruslara, Hz. Muhammet’i pazarlamak ayıp
olacaktı. Lev Tolstoy’u tercih
etti.
Daha önce Tass Ajansı’na demeç vermişti:
“Gençliğimde Dostoyevski okumuştum” (22.10.
2013).
Dün Tolstoy’u da kıraat ettiğini ilan etti:
“Tolstoy diyor ki, hayatta en önemli uğraş iyiliktir. Bir
hikâyesinde de ‘art niyetle’yakılan ateşin, o
evle birlikte tüm köyü de yok edebileceğini,
söylüyor”.
Helal olsun!
İtibardan tasarruf olmaz, entelektüellikte tevazu hiç
olmaz.
“Art niyetle yakılan ateş” alıntısı cehennemi bir gerçeğin
itirafı gibi...
Mesela “başkanlık saplantısı” da bir tür art
niyet.
Bu yüzden yakılacak ateşin tüm ülkeyi sarabileceği uyarısı ise tam
isabet!
Bu gerçeği Moskova Merkez Camisi önünde ilan etmesi ise tam bir
takdiri ilahi.
Yaşasın Tolstoy!
Bu tür itiraflara sahne olacaksa yaşasın cami açılışları.