İslamiyet sevilmeyecek bir din değil.
4 kadına kadar nikâh olanağı ve hak eden erkek mümine yeterince huri gibi hoşluklar vaat etmesi, bir kesim için yüce dinimizi daha da yüce kılıyor. Oysa, bendenize göre İslamın en güzel yanı, günahınız ne kadar ağır olursa olsun eğer gönülden tövbe ederseniz, Tanrı’nın af garantisi vermesi...
***
Doymak bilmez egosunu daha da semirtmek için ülkeyi dış politikada da felakete sürüklediğini sonunda fark etti. Düşündü taşındı, bu garantiden yararlanmaya karar verdi. Ki, aniden İsrail ile Rusya’dan özür dilemeye yöneldi. Sonuçta hem tövbekâr oluyor, dinsel bir kuraldan yararlanıyor... Hem de kaybettiği desteği ve ülkeleri geri kazanıyor...
Yani Vin-Vin!
***
“Van minüts”i aslında, Stratejik Derinlikli Davutoğlu aklına sokmuştu...
Ama onun uzun boyunu karış karış aşan yerel ve milli ama fazlasıyla şeytani bir proje idi.
Önce, tüm dünyanın gözü önünde, İsrail lideri Simon Perez’e, “Hadi oradan teres!” muamelesi çekti.
“Siz bebek öldürmeyi iyi bilirsiniz!”
Bu “Ümmetin Lideri” megalomanisi yolunda attığı en ciddi adımdı. Arap âleminin gözüne girdi. Bu çok önemliydi. Çünkü daha sonra, Suriye’ye Esad’a açıkça düşmanlık ederek, on binlerce Müslümanın ölümüne, milyonlarcasının da ülkeden göçmesine yol açarken hiçbir Arap ülkesi çıkıp da kendisini, “Sen İsrail’in değirmenine su taşıyorsun!” diye itham edemedi...
***
“Halifelik rüyası”nın altyapısı oluşuyordu.
Çok geçmeden büyük müjde geldi:
“İslam Nobeli” diye nitelenen Kral Faysal – 2010 İslam Hizmet Ödülü’ne layık görüldü. (24 ayar altın madalya, -Ayrıca 200 gr.’lık altın bir madalyon- 200 bin dolar nakit! Demirbaşa kaydedildiği yolunda hiçbir haber okuyamadık!)