Merhum meslek büyüğümüz Şinasi Nahit Berker’in sözü kulakta küpe olmalıdır:
“Bir memleket batarsa uzun laftan batar. Çok konuşanlarla uzun yazanlar bunu deneyip dururlar!”
Merhum üstad, uzun laftan hep uzak durdu.
10-15 sözcüğü aşmayan köşeciğinde, CHP organı Ulus’ta ve Barış’ta yazdı durdu.
Keramet elbete yazmakta değil okutmakta.
Denli densiz, renkli renksiz onca haber yazı arasından sıyrılıp kendini okutmakta!
İşin sırrı ise lafı uzatmamakta
Lafın ve yazının ölçüsü mü?
Ölçü, bir genç kızın etek boyudur.
Yani, saygı ve ciddiyetle bakılacak kadar uzun...
Ama çekiciliğini kapatmayacak kadar kısa..
***
Hayat kısa, laflar uzun.
Roma İmparatoru Sezar niçin hâlâ dillerdedir?
Çok kan döktüğü için değil.
Kısa ve öz laf ettiği için elbette.
Onu ölümsüz kılan, muhteşem bir zaferi bile üç sözcüğe indirgemesidir:
- Veni, vidi, vici. (Geldim, gördüm, yendim)
Ve yine aynı Sezar, hayatın en zehirli deneyimi sayılan “ihanet”i bile tarihin en kısa sorusuna dönüştürdüğü için Angola’dan Zanzibar’a herkesin dilindedir:
- Sen de mi Brütüs?