Elbet ölenle ölünmez; ama her ölen anılarını da beraberinde
götürür.
Geride kalanlara da çaresizce ortak anıları aktarmak
düşer.
Eskilerin deyimiyle, emsaline az rastlanır bir kelam ve kalem
erbabı idi.
Ama her dönemde hep siyaset ve yaşam felsefecisi oldu.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, öğretmeni için
kestiği onun köşe yazısını anlattığına..
Cumhuriyet yazarı Mine Kırıkkanat da bir
yaşam kesiti aktardığına göre,
İçtihat kapısı açılmış oldu.
Ayıptır söylemesi ne de olsa siyasette Kemal Bey’den, gazetecilikte
(ve Cumhuriyet’te) Mine’den kıdemliyim.
***
Babamın lokantası Babıâli yokuşunun başındaydı.
Dükkâna komşu duvarda gazete tezgâhı açan
Ordulu Sait’in taburesine oturur, hem gazete
okur hem de sabah akşam önümüzden geçen yazar çizer takımı ile göz
göze gelip selamlaşmaya çabalardık.
Ortası seyrek bıyıklarıyla bıçkın bir orta yaş Istanbul delikanlısı
izlenimi veren Çetin Altan o günlerde
Akşam’da yazıyordu.
Yazdıklarıyla gündemi belirliyordu.
Hele de onun gibi köşe yazmak
futbolun Lefter’i olmak gibi bir
şeydi.
Lefter’lik ile yetinmedi. Milletvekili oldu.
Gazeteciliğin üstüne gül koklanmaz düşüncesini ilk kıran o
değildi.