Türk-Amerikan ilişkileri en kırılgan dönemini yaşıyor dense yeri. Bu kırılganlığın Türkiye-NATO ilişkilerini torpilleme riski de açık. NATO’nun kuruluşunun 70’inci yıldönümünde gündeme damgasını Türkiye ve Amerika başkan yardımcıları seviyesindeki restleşme vuruyor. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, “Türkiye seçimini yapmalı. Tarihteki en en başarılı askeri ittifakın önemli bir ortağı olarak mı kalmak istiyor, yoksa ittifakımızın altını oyan böyle pervasız kararlarla bu ortaklığın güvenliğini riske atmak mı?” diye sorduktan sonra peşine tehdidi ekliyor: “Eğer Türkiye S-400 alımına devam ederse F-35 programından çıkarılma riskiyle karşı karşıya kalır. ” Bu tehdidin cevapsız kalması tabii ki söz konusu olamaz. Cevabı da mevkidaşı konumundaki Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay veriyor. Aynı tonla: “ABD bir seçim yapmak zorunda. Türkiye’nin müttefiki olarak mı kalmak istiyor yoksa NATO müttefikinin düşmanlara karşı savunmasını baltalayarak dostluğumuzu riske atmak mı?” Kim nasıl seçim yapacak? - Ortaklığın güvenliğini riske atmak. - Ülke savunmasını baltalayarak dostluğu riske atmak? Kavga Türkiye’nin Rusya’dan almaya karar verdiği S-400 füzeleri etrafındaymış gibi görünse de, olan bitene geniş perspektifle bakıldığında meselenin “Trump Amerikası”nın Ortadoğu politikalarında Türkiye’yi nereye koydukları ile ilgili olduğu anlaşılıyor.