Ak Parti’nin kuruluş dönemine gidelim bir an. Partinin isminin
belirlendiği ortama.
Acaba Partiye isim olarak
neden “Adalet” ve “Kalkınma” benimsendi?
Kalkınmanın muhafazakâr bir kadronun ekonomi duyarlılığı sergilemesi açısından öne çıktığı tahmin edilebilir.
Ama “Adalet” hem bu kadronun “Adalet’e susamışlığı”nın sonucu olmalı hem de, hareketin bir yerinde “İslam hassasiyeti” varsa “İslam’da adalet”in olmazsa olmazlığı açısından…
Muhafazakâr camianın “Adalete susamışlığı” bir vakıa mıydı, denirse, evet vakıaydı, gerçekti yani. 163’üncü madde kıyımları, kitap okuduğu için “din istismarı” suçuyla mahkumiyetler, sonra 12 Eylül’le birlikte devreye giren “başörtülü öğrenci kıyımı”, sonra 28 Şubat’ta devreye giren taptaze “İmam Hatip kıyımı”, sonra muhafazakâr bir siyasetçinin okuduğu şiir yüzünden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı gibi sembol bir görevden azledilmesi… Yara, yara, yara… Adalet yarası.