-Bir kere 6-7 Eylül olaylarını, Maraş, Çorum, Başbağlar, Madımak olaylarını yaşamış, halen “siyasi kamplaşma”nın herkesi rahatsız eder hale geldiği, ülkenin Doğu – Güneydoğusunda onlarca belediyenin kayyımla yönetildiği, toplumdan yüzde 10 civarında oy alan ve Meclis’te üçüncü grup olarak temsil edilen bir siyasi partinin terör iltisakı gerekçesiyle kapatma davasına maruz kaldığı, dini zeminde oluşmuş bir yapının darbe yapmaya kalkıştığı ve ülkeyi olağanüstü yönetimlere sürüklediği bir ülkeyiz. Yani içerde ahenk, insicam, barış problemleri yaşayan bir ülkeyiz.
-Göçmen, sığınmacı her neyse, sayıları milyonlara baliğ olan ve başta iç savaş yaşayan komşu Suriye olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinden ve hemen aynı zaman diliminde akan kitleler… Türkiye’de sorun üretmeseydi şaşırtıcı olurdu. Zaten kırılgan olan ekonomiyi, sosyal hayatı derinden etkileyen ve gelecekte daha büyük sancılara yol açma potansiyeli taşıyan bu sorun yığınağı, Ensar kültürü ile bu kadar tolere edilebilirdi. Bugün en sıcak tartışmaların konusu olması gelecekteki sorunları görme – çözüm arama imkanı açısından yine de sağlıklıdır.
-Niye bugün, ya da iktidar cenahı bile...