Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ya da “Başkanlık Sistemi”nin Türkiye modeli... Bu sistemde en önemli rolün “Başkan”da olduğu muhakkak.
Millet bir kişiyegüvenecek,“Başkanlık” yetkisi verecek ve o, hükümetini kurup, ülkeyi yönetecek.
Bu durumda en önemli mesele “Başkanın liyakati”dir.
İslam kaynakları “Halife”nin özelliklerini sayarken de “Liyakat”i en ön sırada zikrederler.
Doğrusu, Parlamenter sistemde de, “Başbakan'ın liyakati” diye bir sorun vardır.
Her yönetim sisteminde “Ortak akıl - Şura” devrede olsa bile, son sözü söyleyecek birisinin olması tabiidir.
Belli ki kaptan köşkünde kim varsa, onun becerisi – beceriksizliği gemiyi karaya oturtur, dalgalı denizde batırır ya da her durumda selamet sahiline çıkarmayı başarır.
Başkanlık sisteminde Başkanın konumu daha öne çıkıyor.
Kaçınılmaz olarak insanların gözü onun üzerinde toplanıyor. Çünkü o ne kadar idealize edilebiliyorsa, o ölçüde halkın teveccühüne mazhar oluyor.
Aslında siyasi hareketlerde sembol kişiler anlamında liderlik hep önem taşımış.
Şu anda Türkiye siyasetine baktığımızda, “lider” olarak en ön planda Tayyip Erdoğan'ın göründüğü açık. Başkanlık sistemine oy verenler de yarın başkan seçiminde oy verecek olanlar da, Tayyip Bey'in önemli bir çekim merkezi oluşturduğunu tartışmazlar.