Bu yazıyı şöyle sakin bir yere oturup, elinizi kalbinizin üzerine koyarak okumanızı dilerim:
Ak Parti’nin “Açılım” politikalarını çok önemsemiştim. Devleti bütün toplum kesimleriyle barıştırmak… hayati bir meseleydi. Yaralanmışlıklar vardı, tedavi edilmeliydi.
Bunu, benim de kendimi içinde hissettiğim bir toplum kesiminin siyasi kadrosu gerçekleştirecekti. Bunu ayrıca önemsiyordum. Mesela “Alevi açılımı”nı “Sünni” olarak bilinen bir kadronun yapması ayrı bir anlam taşıyordu. O zaman “Böyle bir işi mesela CHP yapsa bu kadar anlamlı olmazdı” diye yazmıştım. Akim kaldı o süreç.
O zaman şöyle yazıyordum: “Halkın yüzde şu kadarı Ak Parti’ye oy verse bile çok daha büyük bir yüzdesi “Ben oy vermiyorum ama adamlar iyi, dürüst çalışıyorlar” demeli.”
Ak Parti 20 yıldır iktidarda. Demek halktan onu iktidarda tutacak oyu alıyor. İçinden Cumhurbaşkanı da çıkardı. En son Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne gelindi ve Cumhur İttifakı sayesinde çok daha büyük yetkileri haiz bir Cumhurbaşkanı ile ülkeyi yönetme imkanına kavuştu.
Peki, mesajları, davası, iddiası, misyonu...