Ukrayna – Rusya savaşının neresindeyiz?
Herkes biraz “tarafsız” olmamızdan yana gözüküyor. Rusya ile komşuyuz, derin ekonomik ilişkilerimiz var, hatta S-400 boyutu ilişkilere askeri nitelik bile kazandırmış durumda. Batı ile ilişkilerin gergin olduğu dönemlerde münasebetler “stratejik” boyut bile kazandı, denebilir.
En azından ilişkilerin bozuk olmasını istemiyoruz.
Ukrayna ile de nerede ise “dostluk” denebilecek bir ilişkiler örgüsü söz konusu. İHA -SİHA satışı dışında Savunma sanayiinde etkin alış-verişler, ayrıca Rusya benzeri ağırlıklı bir dış ticaret ve turizm ilişkisi var.
Buradan bakınca iki ülkeye de eşit mesafede durmak anlamına “tarafsız” kalmak en iyi tavır gibi gözüküyor.
Ama “Tarafsız olan bertaraf olur” gibi bir özdeyiş de var bu piyasada. Kaldı ki her zaman “Dominant - Başat” pozisyonu tercih etmiş olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyaset tarzı okunduğunda “Tarafsızlık” biraz “Pasiflik” gibi de okunabilir.
Belki o yüzden, belki doğru olanı bu olduğu için çok “tarafsız” da kalamıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin’le yaptığı ateş-kes çağrısı ağırlıklı telefon görüşmeleri, Putin tarafından nasıl okunuyordur, diye düşündüğümüzde, belki de “Biz Ukrayna’da iş bitirmek istiyoruz, Erdoğan elimizi tutuyor” şeklinde okunuyordur. Baktığımızda görüşme sonrası Moskova’dan yapılan açıklamalar, sade suya tirit cinsinden boş bir nitelik taşıyor. Diplomaside “boş”luğun da bir anlamı var oysa.