“İslam dünyasının İslam dünyası haline gelmesi, Türkiye'nin Türkiye olması”gibi bir büyük mücadele alanından söz edip duruyorum.
Bunun, 100 yıllık bir parantezin kapanması gibi bir hadise ile bağlantısını yazıyorum.
100 yıl önce Türkiye, bir büyük cihan devletini kaybetti, dünya dengesinde özne olmaktan çıkıp nesneleştirildi, İslam dünyası da bir “Dünya” olmaktan çıkarılıp, yutulacak “parçalar”haline getirildi.
Türkiye'ye ve İslam dünyasına bu sonucu hazırlayanlar, bu coğrafyada, kaybettiklerini kazanma gibi bir potansiyel bulunduğunu biliyor ve kendi düzenlerini sürdürmek amacına yönelik olarak, bu dünyaya karşı teyakkuz halini sürdürüyorlar.
1960'lar sonrası hem Türkiye hem İslam dünyası açısından yeni oluşum tohumlarının çimlenmeye başladığı dönemdir. 1900'lerin sonuna doğru gelindiğinde de Türkiye dahil tüm İslam dünyasında “Yeni bir dünya bilinci”nin yükseldiği görülür. Bu oluşum, kendilerini dünya düzeninden sorumlu olarak gören çevrelerde “tehlike” olarak algılanır ve “Düşman hedef” haline getirilir.
1992 Cezayir'i. İslami Selamet Partisi'nin iktidar adayı olması ve darbe.
1997 Türkiye'si. Refah'ın iktidarın büyük ortağı olması ve post modern darbe.
2008 Türkiye'si. Ak Parti'nin tek başına iktidarken kapatma davası.