Türkiye’de “İslam’da kadın hakları” konulu yazılar - kitaplar, ilk önce dış eleştirilere karşı yazıldı. Merhum Bekir Topaloğlu Hoca’nın “İslam’da Kadın” kitabını hatırlıyorum. Sonradan Kelam profesörü olacak olan Bekir Hoca, “İslam’da Kadın”ı bir savunma eseri olarak hazırlamıştı.
O zamanlar, Camiamızda kadın konusunu çalışacak kadın akademisyen yoktu. Hatta bu yüzden “İslam’da kadın haklarını hep erkekler belirliyor” gibi bir eleştiri de gelişmişti.
Şule Yüksel Hanımefendi’nin mücadelesi, kurulu düzenin kısıtlamalarına karşı bir özgürlük mücadelesi idi.
Geldiğimiz noktada, islâmî kimlik içindeki kadınların “İslam’da kadın hukuku” üzerinde çalıştığını, kafa yorduğunu, bir anlamda kendi konumunu belirlemeye çalıştığına tanık oluyoruz. İster dünyadaki feminist hareketlerin etkisiyle deyin, isterse, okuma – bilinç kuşanma sürecinin kaçınılmaz sonucu olarak değerlendirin, epeyce bir zamandan beri kadın konusunun islâmî kimliğe sahip kadın dünyasında çok farklı açılımlar sergilediği muhakkak.
“Dışardaki” eleştirilerin “İçerde” karşılık oluşturduğu...