Cizre’ye, Sur’a, Silopi’ye, Nusaybin’e, Yüksekova’ya, Hakkari’ye silahlı militanlar marifetiyle el koyacaktınız ve “Öz yönetim ilan ettik” diye bayrak çekecektiniz öyle mi? “Buraya devlet giremez, buralar artık bizden sorulur” diyecektiniz ve kimse size ses çıkarmayacaktı öyle mi? Barikatlar, hendekler, evlere, sokaklara yerleştirilen el yapımı patlayıcılar, suikast silahlarıyla donatılmış keskin nişancı katiller nasıl geçilebilirdi ki! Kandil uluslararası odakların peylemesi ile iğfal edilmiş, silahlar ülke dışına çıkarılacağına aksine muhtemel “özyönetim alanları”na silah-mühimmat yığınağı yapılmış ve fitil ateşlenmişti. 2012’deki gibi barikatlar arkasına bıyıkları terlememiş Kürt çocukları yerleştirilmiş, barikatların en arkasına da, Kandil’in kaşarlı militanları tarafından karargahlar kurulmuştu. Öcalan görmedi mi bu çılgınlığı? HDP denen partinin, 80 milletvekili ile Meclis’e girdikten sonra göstereceği azıcık siyasi basiret yok muydu? 2012’de Cudi ve Gabar’da bir bölgeye el koymuş ve oraya gönderdiğiniz Kürt çocukların “Vur ve kal” demiştiniz. Vuramadılar ve kalamadılar, oraya güvenlik güçlerinin önüne sürdüğünüz çoğu 18 yaşın altındaki çocukların cesedi gömüldü. İçiniz acımadı mı? Şimdi yeni bir meydan okumaya sürüldü Kürt çocukları? Üstelik dağda bile değil, şehrin göbeğinde, devletin kuşatması kaçınılmaz olan bir bölgede...