Mağduriyetler konusunda en büyük problem, insanların “FETÖ bağlısı” olup olmadığı konusundaki derin kuşkudur.
Bu yapının en büyük özelliği “kendini gizleme” olunca, bu gizlemenin “askeri boyut”u içinden en sonunda bir “darbe girişimi” çıkınca, iktidarla mücadele süreci içinde darbeye gelinceye kadar işadamı, öğretmen, öğrenci, yargı, emniyet, medya vs. “iltisaklı” tüm yapıların bir şekilde rol aldığı gözlenince, benim ısrarla “mutfak bütçesinden para ayırıp öğrenci bursu verdiği”ne, bu sebeple “masumiylet”lerine dikkat çektiğim “Ablalar”ın bile adliye önüne getirilip gösteri yaptırıldığına tanık olununca, Başbakan Yıldırım’ın dün ifade ettiği gibi her türlü bağlantının “problemli - riskli - tehlikeli” olarak değerlendirilmemesi zorlaşıyor.
Beni arayanlar, “Bir haftalık sendika üyeliğim vardı, Bank Asya’da öğrenci taksidi yatırmıştım” gibi gerçekten masum ilişkilerden başka aidiyetleri bulunmadığını, FETÖ yapılanmasına karşı olduklarını, 15 Temmuz gecesi sokaklara çıktıklarını, Tayyip Erdoğan’a büyük sevgi beslediklerini ifade ediyorlar.
Ne denebilir?
Bu bağlantıların ne kadarı masumdur, ne kadarı kendini gizlemedir, bilmek mümkün değil.
Bu dönemde, FETÖ yapılanmasının kendini kamufle eden yapısına bakınca, “ilkesel masumiyet”ten daha çok “Derin kuşku”nun etkili olması tabii.
FETÖ’nün bunu, herkese bir parça kendinden kir bulaştırıp, problemli alanı çoğaltmaya dönük bir mücadele tarzı olarak kullandığı açıkça görülü