(Bu yazı 17 Ağustos 1999 depreminden sonra (19 Ağustos’ta)
Yeni Şafak’ta yazdığım yazıdır)
“Devlet baba” söylemi zaman zaman eleştirilir bizde... “Baba” olarak evladını, yani halkı dövme hakkına işaret ettiği için... Buna karşılık, “şefkat” söz konusu olduğunda devletten “babalık” beklenir.
Felaketler, devletin “baba”lığının beklendiği zamanlardır. Devletin eli, acıları dindirmeli, yaraları sarmalıdır.
İşte böyle bir zamanda, devlet adına, ismi artık “Baba” olarak anılan sayın Cumhurbaşkanı “Yaralar sarılacak” diye sesleniyor. Acaba bu ses, yıkımın bağrında boğuşan insanımız için ne kadar inandırıcı bulunuyor?
Enkaz altındaki çocuğunu, eşini kurtarmak için çırpınan “babanın babalığı” ile, “devletin babalığı” arasında ne kadar benzerlik var?
Devlet baba da tırnaklarıyla, enkazı kaldırmak ve altından, bir insanı daha canlı çıkarmak için çırpınıyor...