Kafasında yumurta kırdığı adam faşist bir senatör. Cami katliamı üzerine söyledikleri, en az katliamı işleyenin yüreği kadar gaddarlık yüklü.
Willy diyorlar ona kısaca. Elinde kamerası, belli ki eyleminden sonra yüzünün nasıl şekil alacağını görüntülemek istiyor, son derece soğukkanlı, yaklaşıyor senatöre, ve elindeki yumurtayı kafasında kırıyor. Senatör şaşkın, şok uğramış halde saldırıyor Willy’ye… Willy’nin kamerası hala kayıtta, üzerine çullanıyorlar, hala kayıtta.
Nasıl okumalı bu hadiseyi?
Bu genç belli ki islami bir aidiyet içinde değil. Ama kendince durumdan vazife çıkarmış ve sınıf arkadaşları olan, komşuları olan, kim bilir belki şu veya bu spor klübünde takım arkadaşı olan insanların yaşadığı acıya karşı tepkisini dile getiriyor. Senatör bir çizgiyi temsil ediyorsa ona “Ben sizden değilim, diyor, üstelik sizi en açık biçimde aşağılıyorum” diyor.
Nasıl okumalı bu olayı?
Yeni Zelanda’nın bayan Başbakan’nın sözleri, Müslümanlara sarılırkenki görüntüleri var. Yüzündeki acı fark ediliyor. Ama hadi onları bile resmi bir paylaşım gibi değerlendirelim. Ama cinayete maruz kalan camilerin önünü çiçek bahçesine çeviren Yeni Zelanda’nın her dinden - kültürden, genç – yaşlı - çocuk her yaştan insanlarının davranışlarını nasıl okumalı?