Lütfü Oflaz'ın Demirel'le görüşme sonucu naklettiği notlar, “askerlerin tehdidi karşısında demokrasiyi korumak için kendini feda ettiği” ifadelerini içeriyordu.
Dönemi yaşayan ve süreçlerin içinde bizzat yer alan bir isim, Fethi Acar, başka bir şey söylüyor, o, “28 Şubat postmodern vs değil, tam bir darbedir ve elebaşı Demirel'in ta kendisidir” diyor.
Dün bana notlarını iletti Fethi Acar. Onun tanıklığını okuyucularımla paylaşmak isterim.
“Topyekün darbeyi herkes, 28 Şubat 1997 darbesi olarak isimlendirdi. Ben bu topyekün darbenin esas tarihinin 17 Ocak 1997 olduğunu iddia ediyorum. Hatırlanacak olursa, 17 Ocak 1997 tarihi, TBMM tarafından seçilen Cumhurbaşkanını, yani kendi başkomutanlarını, Başbakan'a karşı sorumlu olan kişi tarafından Genelkurmay'a ayaklarına çağırdığı tarihti. Adeta talimatla Milli Güvenlik Kurulu'nun gündeminin tespitinde dayatma ile esas darbe o günkü üst komutaca alışık oldukları çete ruhu ile yapıldı.”
Fethi Acar, Doğru Yol Partisi'nin içinin boşaltılması operasyonunun da bizzat Demirel tarafından gerçekleştirildiğini, birisi Demirel'in elinde, diğeri Çiller'in elinde iki liste bulunduğunu, Demirel'in elindeki listenin Çiller'in kuracağı hükümete güven vermeyecek DYP'lilerden oluştuğunu ifade ediyor. Fethi Acar, Demirel'in bir kahvaltıda kendisine “Göreceksin Fethi, bu yaz Meclis tatile girmeden ben bu kadını yarılayacağım” dediğini, “Yarılayıp ne olacak” diye sorduğunda da “Ben biliyorum ne yapacağımı” dediğini naklediyor. “Anladım ki Refah-Yol Hükümeti'ni dağıtmayı kafasına koymuştu” diyor.
Çankaya'dan gelen bütün bilgilerin Demirel'in Çiller'e Hükümeti kurma görevi vermeyeceği yolunda olduğunu kaydediyor.