Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rize’de STK temsilcileri ile yaptığı toplantıdaki konuşması “darbe suçlaması”na kadar uzanan uçuk yorumlara sebep oluyor. Konuyu bir de ben tahlil etmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı şunu söyledi Rize’de:
“Cumhurbaşkanı elbette Anayasa’da sınırları çizilen yetkiler çerçevesinde ama doğrudan millete karşı sorumlu olarak görevini yürütmek durumundadır. Bu makamda kim oturursa otursun yapacağı budur. İster kabul edilsin ister edilmesin, Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken bu fiili durumun hukuki çerçevesinin yeni bir Anayasa ile netleştirilmesi, kesinleştirilmesidir. Hem buna engel olup hem de ‘Cumhurbaşkanı her şeye karışıyor’ demek, yağmur altında yürürken ıslanmaktan şikayet etmekten farksızdır.”
Önce buradaki bazı doğrulara işaret edelim:
- Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmiş olması yeni bir durumdur.
- Cumhurbaşkanı olan kişi açısından, halka bir şeylerin vaat edilmesi ve onların yerine getirilmesi gibi bir sorumluluk oluşmaktadır.
- Ayrıca anayasa Cumhurbaşkanına bazı yetkiler vermektedir ve bu yetkilerin kullanımı, halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı ile Meclis’te seçilen Cumhurbaşkanının onları kullanma tercihlerini farklılaştırma potansiyeli taşımaktadır.
Diyor ki Cumhurbaşkanı, “burada kim olursa olsun fiili durum budur.” Bunlar yanlış mı? Değil.
Cumhurbaşkanı belli ki, burada bir sorun olduğunu da görmekte, çünkü ortada bir “fiili” durum, bir de “hukuki çerçeve eksikliği” bulunuyor. Oradan da “Cumhurbaşkanı her şeye karışıyor” suçlaması çıkıyor. Bu da Erdoğan’ı rahatsız ediyor.