"Hayat” yaşanan zamanı anlatır. Yaşanan ve tükenen. Yaşanan ve öteki aleme gönderilen. O âlemde bizim ebedi hayatımız için birikip bekleyen. Bizi orada yeniden inşa eden.
Orası ebedi hayat. Orada, oraya göre yeniden inşa edileceğiz. Burada yapıp ettiklerimiz ve ahirete gönderdiklerimiz, oradaki ebedi hayatımızı biçimlendirecek.
Kur’an’da iki ayet bu noktada uyarı ihtiva ediyor:
“Her insan, Allah’a karşı takva sahibi olsun ve yarına ne gönderdiğine baksın!”(Haşr Suresi, 18)
“Her insan, önden ne gönderdi, sonraya ne bıraktı, bunu görecek!”(İnfitar suresi, 5)
Düşünmeli ki, nefesler sayılı ve nefes nefes tükeniyor.
Her birimiz üç, beş, on, elli, 70 senelik nefesimizi tüketmişiz.
Geri gelmemek üzere tüketmişiz. Kral olsanız bir saniye satın alamıyorsunuz, ya da Karun olsanız... Nefes para ile alınmıyor. Gidiyor ve gelmiyor.
“Ölüme kaç nefes kaldı acaba?” Bu soruyu sormaktan korkarız ama içimizde de depreşir durur bu soru.
Ayrıca, herkese uzunca bir süre de verilmemiş olabiliyor. Bilmem kaç trilyonluk nefesimiz var mı? Yoksa birkaç milyarcık nefes bütçemiz mi var? Bilmiyoruz.
Her nefes emanet.