Ak Parti’de “sistem restorasyonu” heyecanlarının yaşandığı dönemlerde, hani şu AB müktesebatının harıl harıl tercüme edilip devreye sokulduğu günlerde hakim söylem şöyleydi:
-Bunları AB üyeliği için gerekli olduğundan değil, Türkiye’nin ihtiyacı olduğu için yapıyoruz.
Şu da söylenirdi:
-Bu süreç böyle ilerlesin, biz hukukumuzu restore edelim, siyaset üzerindeki sivil irade dışı vesayeti kaldıralım, ekonomide Maasricht kriterlerini yakalayalım, ondan sonra AB’ye almasalar da sorun değil, belki de biz girmeyiz, Norveç gibi dışardan ilişki kurarız AB ile.
Böyle bir yaklaşımınız varsa, AB ile ilişkilerin kötü gitmesinin engel oluşturmaması lazım.