Cuma günü Aksaray'daydım. Gün boyu hatta gece 00:30'a kadar dindar – muhafazakar camianın içinde temaslarım oldu. Üniversite dahil birçok ortamda konuşmalar yaptım, sohbetler yapma imkanı buldum.
Güncel anlamda pek çok konu üzerinde değerlendirmeler yapıldı, yaptım. Hepsi benim için çok önemli.
Görüşmelerdeki ana konulardan birisinin 2019 seçimleri, bu arada ihtimaller, “Gül'ün nasıldavranacağı” başlıkları olduğunu söylemeliyim. Dindar – muhafazakar kesimin en büyük kaygısının Erdoğan'la Gül'ün karşı karşıya gelmesi olduğunu kolaylıkla tahmin edebilirsiniz.
Gül'ün nasıl davranacağı konusunda henüz net bir şey söylemenin zor olduğu açık.
Baykal'ın Gül'ün adını ortaya atması Erdoğan tarafından “Virüs ve fitne” olarak görüldü, Gül tarafından da “ciddiye almadım, üzüldüm” tepkisine maruz kaldı.
Gül'ün en belirgin özelliğinin reel-politik duyarlılığı olduğunu herkes bilir.
Onun için Gül'ün her şeyi en ince boyutlarına kadar değerlendireceğini öngörebiliriz.
Nelerin değerlendirileceği üzerine de bazı notlar yazılabilir ama onu daha ilerdeki zamanlara bırakmak istiyorum.
Burada, bir başka önemli ve acil konu üzerinde durmak istiyorum. Gül'ün Cuma günkü kısa açıklamalarına giren konu: Saldırılara maruz kalmak. Bence Gül'ün bu konudaki sözleri açık-örtülü biçimde hassas işaretler içeriyor.