Ben “Günah” dedim, siz “Suç” deyin… Bazı durumlarda örtüşür bunlar.
Ülkeye karşı, şehirlere karşı, toprağa, havaya, suya karşı işlenen günahları kastediyorum. Birikir, birikir ve bir gün hepimizi altından kalkılamayacak bedellerle yüz yüze bırakır.
İşte kar ile imtihan.
Acaba merkezi yönetim mi sınıfta kaldı, yerel yönetim mi? Acaba tek tek insanların şehirden ve ülkeden alıp şehre ve ülkeye vermediğinin ortaya çıkardığı bedel ne?
Havaalanında kimin günahı bedel ödetti, paralı yollarda kimin, şehir içinde kimin? Gaziantep’te kimin, İstanbul’da kimin?
İki bakan neden İstanbul Havalimanına inemedi de kapatılan Atatürk Havalimanına indi?
Neden insanlar saatlerce yollarda mahsur kaldı?
“İstanbul’a ihanet” ne anlama geliyordu ve son kar tıkanmasında bu ihanetlerin getirdiği maliyet ne kadardır?
Karın ya da yağmurun sınaması küçük sınamalardır henüz. Evet yollarda kalıyoruz, seller evlerimizi ve canlarımızı götürüyor, ama gerçekten küçük imtihanlar bunlar.
Neye göre?
Depreme göre.
İstanbul’da bir depremi tasavvur edebiliyor musunuz? Yolların tıkanmasının ne anlama geldiğini şu kar sınavında herkes gördü. Yol kalmıyor bir metre ilerleyecek. Bırak arabayı, çek git. Sonra? Şehir felç.
Depremde yol kalır mı, ambulans ulaşır mı, enkaz nasıl kaldırılır, merkezi yönetim nereye yetişir, mahalli yönetim ne yapar, yoksa hep birlikte enkaz altında kalır, koca şehir mezarlık haline mi gelir? Pompei gibi. Allah korusun.
Belli ki siyasi rekabetle bakıyoruz olaylara. Birimiz altta kalsın, fî tarihinin hesaplaşması devam etsin. Artık sosyal medyada kim üç tweet daha atarsa… Trollerin devlet ya da belediye görevlilerinden daha faal olduğu bir zamana geldik.