HDP’nin oturup “Türkiye için” seçim beyannamesi hazırlamasını önemsiyorum. Tüm Türkiye’den oy istemesini önemsiyorum. Başkalarına da hitap etme hassasiyeti, ister istemez sizi başkaları tarafından da anlaşılmaya, diğer ifadeyle empati yapmaya zorlar. Şu sıralar CHP ve HDP’nin durduğu yer, böyle bir “Türkiyeleşme” eksenine oturma arayışıdır. CHP’nin ideolojik görünümden çıkmaya çalışması, HDP’nin “Kürt partisi” olmayı aşmak istemesi böyledir.
Ancak HDP’nin yine de “hormonlu yapı”dan çıktığını söyleme imkanı yoktur. HDP, hem “hormonlu yapı” ile “normal parti” karışımını iç içe kullanmak hem de bunun Türkiye tarafından fark edilmemesini başarmak gibi bir zorluğun içindedir.
“Hormonlu yapı”dan kastım, özellikle Doğu-Güneydoğu’da halen etkin durumda olan “Silahlı yapı” varlığıdır.
Dün, Hürriyet’te Ahmet Hakan Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu ile bir mülakat yaptı. Ensarioğlu bölge insanı olarak çok net ve o ölçüde de vahim tespitlerde bulunuyor:
İşte Ensarioğlu’nun “HDP’nin bölgede aldığı oyda gerçekten silahlı unsurların payı var mı” sorusuna verdiği cevap:
“Silah, asıl gücün çok ötesinde bir güce kavuşmalarına neden oluyor. Örneğin Şırnak ve Hakkâri’de silahlı hâkimiyeti kurduktan sonra bu güce eriştiler. İddia ediyorum: Silahlar ortadan kalksın, Şırnak ve Hakkâri’de özgür bir ortamda yapılacak seçimde aldıkları oyun üçte birini bile alamazlar.