“Dış Güçler”i yazdım dün. “Dış
güçler”in her zaman tehdit olmayabileceğini, onların bile
ülke için potansiyel imkân haline getirilebileceğini, bunun da
makul – rasyonel yöntemleri bulunduğunu belirttim.
Tabii ki bir ülke için asıl güç, “içerde”dir.
“İç güç”tür. “İç güç”ünü
kullanamayan ülkeye, “Elden gelen öğün olmaz, olsa da
vaktinde bulunmaz.”
“İç güç” geliştirilebilir bir şeydir.
Mesela, Uzakdoğu sporları, beden – ruh ilişkisini geliştirerek gerektiği zaman insanın olağan dışı bir direnç kazanabildiğini ortaya koyar.
Yoga – meditasyon başka iç direnç geliştirme yollarıdır.
Bizim kültürümüzde, mesela tasavvufi eğitim yöntemleri, sanılanın ya da görülenin aksine temelde iç gücü besleme disiplinidir. Diyelim murakabe, kişiyi Yaratan ile çok daha diri ilişki kurabilmeye yöneltir. Diyelim tefekkür-i mevt, ölüm korkusunu giderip, hayatla daha diri ilişki kurma tecrübesini temin eder.
Psiko-terapiler iç güç aşınması durumunda yeniden toparlanmayı temin etmeye yönelik...