İsrail’in saldırıları ve Gazze’de yaşananlar üzerine Türkiye dahil İslam toplumlarını ikili bir duygunun etkilediğini düşünüyorum:
-Birisi tabii ki üzüntü, öfke… İster insan olarak ister inanç yakınlığı sebebiyle duyulan üzüntü ve zulme karşı öfke…
-Diğeri de “Neden?” sorusunun etrafına örülen, duaların ve manevi umutların arka planına saklanan çaresizlik… Bunu ben de kimi zaman “Neden hep mazlum?” ifadesiyle seslendirdim, kimi zaman “Ümmet ne zaman ayağa kalkar?” sorusunun arkasına yerleştirdim.
Aslında bu duygu ve soruların tarihi yeni değil. Zaman zaman bunu Mehmet Akif’in çığlıkları ile seslendirdim.
Ak Parti iktidarının Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’ne eş başkanlık yaptığı ve BOP ile Ortadoğu’nun tırnak içinde “insan hakları, hukukun üstünlüğü, kadın hakları vs.” alanlarında yeniden yapılanmasının öngörüldüğü (ya da öyle zannedildiği) günlerde Abdullah Gül’ün (belki de Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı ya da daha sonraları Cumhurbaşkanı olarak) bir İslam Konferansı Teşkilatı toplantısında İslam ülkeleri temsilcisine hitap ederken kullandığı bir ifade hatırımda kalmış. “İslam...