Ahmet Taşgetiren Star Gazetesi

İki önemli konu

Referandumla ilgili iki konuya temas etmek istiyorum bu yazıda: 1- Kampanyanın dili 2- Hayır çıkma ihtimali İlk konudan başlarsak, daha şimdiden çok çok keskin bir propaganda kampanyası gerçekleşeceği...

09 Şubat 2017 | 10.173 okunma

Referandumla ilgili iki konuya temas etmek istiyorum bu yazıda:

1- Kampanyanın dili

2- Hayır çıkma ihtimali

İlk konudan başlarsak, daha şimdiden çok çok keskin bir propaganda kampanyası gerçekleşeceği görülüyor.

“Beka meselesi”zaten 15 Temmuz'da yaşananlar yüzünden bir süredir Cumhurbaşkanı'nın ve Hükümetin gündeminde. PKK ile mücadele çerçevesinde bu noktada MHP ile de yakınlaşmak zor olmadı. Kuşkusuz 15 Temmuz da çok hayati bir meseleydi, terörle mücadele de... O alanda yardımlaşmakta da sorun yok. Her ne kadar Ak Parti, PKK ile mücadele ederken, Kürt vatandaşların hassasiyetine dikkat ederek, MHP'den farklı bir dil ve yöntem kullanageldiyse de, hendek - barikat çılgınlıklarından sonra mücadelede MHP ile aynı dili kullanmakta beis görmemeye başladı. Bu yaklaşım, Bahçeli'nin sistem değişikliğine ilişkin destek açıklamasından sonra çok daha belirgin hale geldi. Burada araya, MHP tabanının Bahçeli'ye ve referandumda “Evet”e yönelik destekte tereddüdünün izalesi gibi bir hassasiyet de girdi.

Bunlar Türkiye siyasetinde izah edilebilir şeyler. Benim dikkat çekmek istediğim husus, Evet-Hayır'ı “ihanet ayrışması” tarzında projelendirmekle ilgili. Bir süre önce Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanları arasında yer alan Özlem Zengin'in “Evet diyen de hayır diyen de vatanını seviyor” sözü yansıdı bir mülakata ve ben onu önemsediğimi yazdım. Bir kere daha yazıyorum: Bir hassasiyeti yansıtan bu söz önemli. Dilerim Ak Parti'nin kampanya koordinatörleri, bu yaklaşımı “Naif” bulmaz.

Neden böyle düşünüyorum?

Bir referandum söz konusu. İkili bir ayrışma. “Evet” diyenler vatansever, ülkenin beka meselesini anlamış ve ona göre konuşlanmış, “Hayır” diyenler de FETÖ'cü, ya da PKK'cı kabul edilirse, ortaya çıkan sonuç diyelim, Ak Parti ve MHP'nin en yüksek beklentisi olan yüzde 60'a 40 olsun, burada bile yüzde 40'lık bir “Ne” grubu oluşmuş oluyor? Bu ülkeyi diyelim bir Başkan yönetti, bu yüzde 40'ı ne yapacak? O Başkana oy vermese bile “Başkanım” diyecek bir toplum olması sağlıklı değil mi?

İkinci konu daha hassas.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bu defa “Sen Sorosçu değilsin” kriteri 22 Kasım 2024 | 986 Okunma Suud’daki rezillik 21 Kasım 2024 | 4.372 Okunma İç barış – İç cephe 19 Kasım 2024 | 640 Okunma Belediye hesaplaşmasından öte… 17 Kasım 2024 | 491 Okunma Musallada yatan insanlığımız 15 Kasım 2024 | 397 Okunma