- Evet, kopmadı ilişkiler. Kopması Türkiye ve Amerika'nın karşı cephelerde yer alması anlamına gelirdi ve bu da, Amerika'nın da Türkiye'nin de her şeyi sil baştan tanzim etmesi sonucunu doğururdu.
- Kopmadı ama bu, ilişkilerin Türkiye'yi tatmin edecek boyuta evrildiği anlamına da gelmiyor. Çünkü henüz pek çok başlık var ki, belirsizliğini koruyor.
- Türkiye - ABD ilişkilerinde belirsizliği besleyen en temel olgu, Amerika'daki yönetimde kimin tayin edici rolde olduğunun netleşmemiş olması. Konu neredeyse Trump'ın başkanlığının ne kadar belirleyici olduğunu sormaya kadar varıyor. Dolayısıyla Erdoğan - Trump buluşması ve sonraki görüşmeler ne kadar sonuç verir, sorusu cevabı çok net olmayan bir soru.
- En çetrefilli konu, Amerika ile Rusya'nın, Türkiye'nin çok net tepkilerine rağmen, PYG/YPG ile iş tutmaya, korumaya, devam etmesi. Neyi amaçlıyor bu? Anlık bir hamle mi, uzun vadeli bir “Kürt stratejisi”nin parçası mı? O strateji ne?
- Amerika-Rusya arasında gelecekteki Suriye yapılanmasına dair kesinleşmiş projeler yoksa bile ortak arayışlar var mı?
- Türk - Amerikan ilişkilerini zehirleyen ana meselelerden birisi Ortadoğu'daki -yani bizim coğrafyamızdaki- gelişmelerin aynı pencereden görülmüyor olması. Aynı ittifak sistemi içinde bulunup, Türkiye'nin güvenlik kaygılarını ırgalamayan, dolayısıyla bizim “Bu nasıl müttefiklik” sorgulamamıza sebep olan bir ABD yaklaşımı uzun süredir devam ediyor ve biz şimdi “yeni?” Amerikan yönetiminin bunu bizim hassasiyetlerimiz yönünde değiştirip değiştirmeyeceğini anlamaya çalışıyoruz.