İran için ne desem!
Bilmem ki, belki en son söylenecek şey, bir İslam ülkesi olması. İslam ve İran birbirinin neresine düşüyor acaba?
Ya İslam devrimi?
Ya İslam Cumhuriyeti?
Halep’te, Suriye’nin genelinde katledilenler nereye düşüyor, İran’ın Müslümanlığı nereye?
Orada, Tahran’da Hamaney var öyle mi? Şii dünyasının manevi lideri. O mu fetva veriyor bu cinayetler için?
Diyanet İşleri Başkanı ile İran’a gittiğimizde, hani şu “Kardeşlik buluşması” toplantısı için, başları sarıklı sarıklı alimlerle konuşmuştuk. Birisi çıkıp demez mi, bu cinayetlerin altında nasıl İran “İslam cumhuriyeti”nin imzası bulunur diye? Hangi tefsirde var bu cinayetlere meşruiyyet, hangi Şii hadis kitabında var?
Ne için?
Şu anda Suriye’de Esed bile yok deniyor, yani bitti Esed, cinayetleri işleme görevini İranlı milislere tevdi ederek...
Rusya bile İranlı milislerin elinden Müslüman kurtarmaya çalışıyor, dünyanın çivisi çıktı herhalde.
Çocukları kurtarmak gerekiyor İranlı milislerin elinden, anneleri, dedeleri kurtarmak... Hastaları, ambulansları kurtarmak...
Görmez mi Hamaney denen kişi, bu cinayetleri?
Bu yazıyı, alt alta binlerce kere “Sen Müslümanlığın neresine düşersin?” sorusu ile bitirsem yeri. İçimdeki öfke dinmiyor.
Yahu, biz savunduk bunları dünya aleme karşı nükleer pazarlıklar söz konusu iken...
Şimdi biz savunuyoruz bebeleri,