NATO’da bunuşumuzun da, İsveç’in NATO’ya alınışının da Rusya’nın oluşturduğu tehdit ile ilgili boyutu var. Başta Amerika olmak üzere Batı dünyası, Sovyetler dağıldıktan sonra bile “Putin Rusyası”nın “tehdit” niteliğini koruduğunu ve ona karşı bir güvenlik duvarı oluşturmak gerektiğini düşünüyor. Onun için NATO, Sovyetler’e karşı olduğu dönemden daha kalabalık bir yapıya kavuştu. İsveç de Baltık dünyasında NATO’ya katılan ve Rusya’yı kuşatan son halka.
NATO’nun en kalabalık orduya sahip ikinci ülkeyiz. NATO misyonunu kabul ediyoruz ki, o bünyedeki konumumuzu sorgulamış değiliz. En son İsveç’in üyeliğine de TBMM’deki kararla onay vermiş bulunuyoruz.
Finlandiya ve İsveç’in adaylığı gündeme geldiğinde biraz direndik. Bu ülkelerde Türkiye’ye yönelik terör tehdidi konusunda bir duyarlılık yoktu. Terör örgütleri orada cirit atıyor, üstelik Kur’an yakma gibi İslam’ın mukaddeslerine yönelik eylemler yapılıyordu. “Olmaz, dedik., terör örgütlerinin faaliyeti önlensin” dedik. Önce Finlandiya bazı adımlar attı, onun üyeliğini onayladık, İsveç için epeyce direndik.
İsveç İsveç’ten ibaret değildi. Öte yanda asıl Amerika bastırıyordu. Doğrusu biz de Amerika ile problemli...