Ama demek ki “Ders verme” eğiliminin bütünüyle önüne geçilemedi.
Şimdi, yenilenecek seçimde o “ders verme” eğilimindeki insanlarla yeniden iletişim amaçlanıyor. 1 milyon 700 bin kişi mi imiş o kitle, onlar kazanılacak.
“Kampanya”nın formatını bu belirleyecek.
Peki ama bu noktada en önce yapılması gereken “ders verme” eğiliminin nasıl ortaya çıktığını tespit etmek değil mi?
Ve;
Peki ama 31 Mart seçimlerinde de “Ders verileceği”nin farkında olunduğu halde o kitle ile neden iletişim kurulamadığına dair tespitler yapıldı mı?
Ben onu görmüyorum.
Çünkü o tür tespit yapanlar oluyor ve o insanların yaptıkları değerlendirmelerin “içerden” değerlendirmeler olduğu söylemi bile açık saldırıya uğruyor. “Mankurt” diyenler mi, “İhanet”ten yola çıkanlar mı, seç beğen al.