Biraz dinleyebilsek, belki kendimiz için de ülke için de nefes alacak bir pencere açılacak. Ama sanki kendi irademiz dışında oluşan bir cenderenin mahkûmuyuz.
Birkaç örnek vereyim:
-Cumhurbaşkanı kıdem tazminatı konusunu görüşeceği toplantıya Türkiye’nin üç büyük işçi kuruluşundan biri olan DİSK’i çağırmıyor. “Acaba onlar ne diyecek?” diye merak etmiyor mu yoksa “Onlar ne söylerse söylesin biz bizim meşrulaştırdıklarımızla karar alır, uygularız, onlar da kıvranıp dursun” mu diyor?