“Devlete nüfuz” bizde epey bir zamanın hadisesi. Devlet ideolojik bir operasyon misyonu içinde hareket edince, kendini dezavantajlı gören oluşumlar da, bir biçimde devlet içinde etkili olmaya çalışmışlar.
Meselenin geçmişi epeyce eski de, çok sert bir problem olarak ortaya çıkışı, herhalde, “Gülen Cemaati” diye başlayan yapının Milli Güvenlik Kurulu’nda “PDY – Paralel Devlet Yapılanması” şeklinde tanımlanması ile olmuştu.
O da, o yapının Yargı’daki uzantısının mesela önce MİT Başkanı’na yaptığı operasyonla, ardından 17-25 Aralıkta, bu defa Yargı – Emniyet ayağı ile doğrudan Başbakan’a, yani Hükümete karşı operasyonu ile ortaya çıkmıştı.
“Ne istediler de vermedik” sözü, o yapıya yönelik siyaset kurumunun zaafını ifade ediyor, ardından da toplum olarak ödenen bedelin tazmini babında “Allah affetsin” sözü geliyordu.
Siyasi iktidar o dönem neden böyle bir yapılanmaya zemin hazırlamıştı? Neden buna ihtiyaç duymuştu? Bunun risklerini görmemiş miydi? Bu nasıl bir devlet anlayışının eseri idi?
Bu sorular yeterince sorulsa, belki devlet yönetiminde sonraki zamanlar için...