Kurulurken “Eşitler arasında birinci” idi. Süreç içinde “Eşitler”in ya eşitliği aşındı ya da “üç dönem uygulaması” sebebiyle kenarda kaldılar.
Dolayısıyla Erdoğan’ın “Birinciliği”, “Liderlik” haline geldi. Sonra da sistem değişikliği ile “Tek belirleyici” konumuna yükseldi. Üstelik bu statü, “Ümmetin lideri” gibi manevi bir donanımla beslendi.
Gelinen noktada en zor olan şey, herhangi bir sorun çıktığında bu konumdaki bir insanın sorumluluğunu ifade edebilmektir.
Manevi geleneklerimiz içinde “Güçlü insanlar karşısında hakkı söylemek” tebcil edilmiş (yüceltilmiş)tir, ancak bunu yapmanın kahramanlık haline gelmesi, tenkit ne kelime uyarıların bile ucu zindanlara varan yaptırımlarla karşılanması, bizatihi İslam tarihinin gerçekleri arasındadır.
Kutsayarak yukarılara tırmanılacağı kanaatiyle “Etraf” kutsar, “Etraf”ın kutsaması zaman içinde halk kitlelerine sirayet eder, bu defa “Eleştiri” bir tarafa yeterince kutsamamak suç haline gelir.