Bir medya sorunumuz var; bilmem iktidar ne kadar ilgileniyor konuyla. 2002’den, hatta 28 Şubat’lı yıllardan bu yana gelen süreçte birliktelikler ayrılışlar ve bugün gelinen nokta açısından, iktidar kendi yapısıyla bir alaka kuruyor mu?
Rahmetli Erbakan “Üç meselemiz var, derdi, müspet siyaset, müspet ekonomi, müspet medya...”
Medyanın, kılıcının her yanı ile kestiği dönemdi ve medyanın genel misyonu, muhafazakâr siyaset damarını bloke etme üzerine kurulmuştu.
28 Şubat’lı günlerde karşı cenahta bir insaflı ses çıktığında muhafazakâr dünyada büyük sevinç oluşurdu.
Bir ara Yeni Şafak, liberal çerçeve içinden diyelim başörtüsü özgürlüğünü savunduğu için öteki cenahtan atılanlara sığınak olmuştu.
Ak Parti de, o sürecin sonunda bizlerle birlikte liberal yazarların da önünde göğüs gerdiği bir siyasi çıkış hüviyetinde devreye girdi.
Sonra işler değişti, birliktelikler dağıla dağıla bugünlere gelindi.
Taha Akyol yıllarca yazdığı Hürriyet’ten ayrıldı. Şimdi Karar’da.
Ben yazdığım gazeteden ayrıldım, şimdi Karar’dayım.
Yıldıray Oğur uzunca bir süre yazamadı, Karar’a geldi.
Cezaevinde yazarlar var, davaları ağırlaştırılmış müebbetten on yıllar arasında gidip geliyor. Muhafazakâr cenahın kimi Merve Kavakçı olayından kimi Ergenekon davalarındaki duruşlarından tanıdığı isimler.