Yaşanan zor günlerde medya ile ilişkinin en kötü yansıması herhalde, deprem bölgesinde görev yapan bir tv muhabirine çekiçle saldırmak olmalı.
Bunu üzerinde görevli elbisesi bulunan bir vatandaş yaptı. Belli ki durumdan vazife çıkardı. Ona göre, o muhabirin hizmet verdiği tv kanalı (Halk tv) kötüydü, zararlı yayınlar yapmaktaydı…
Yani “kötülük adına” ne yapmaktaydı? Deprem bölgesindeki eksiklikleri, yönetim (iktidar, devlet) adına yetişilemeyen ihtiyaçları göstermekteydi. Sonuçta konuşanlar depreme maruz kalan insanlardı, sunulan görüntüler, depremin görüntüleriydi. Bu görüntüleri sunmak, iktidarın lehine – ya da aleyhine ama, her halükârda depremi yaşayan insanların lehineydi.
Deprem bölgesindeki bir insan olarak, benimsemediğiniz ya da tepki gösterdiğiniz bir medya organına konuşmayabilirdiniz, “yayınınızı onaylamıyorum” da diyebilirdiniz, ama ne anlattığını bilmediğiniz, üstelik size elinizdeki çekici görmesine rağmen mikrofon uzatan bir muhabire, üç kelime konuşmak yerine çekiçle saldırmak ne demekti?
İktidarın medyaya yönelik uygulamaları var; RTÜK kararı ile kimi tv’lere yönelik kapatma kararı veriliyor, kimi...