Sağlık sistemlerindeki gelişme sebebiyle ömür süresinin
uzamasıyla gelen uzun “yaşlılık”, ailenin büyük
aileden çekirdek aileye oradan da ailesizliğe, çocuksuzluğa
evrilmesiyle gelen “yaşlılıkta yalnızlık” Batı toplumlarının
kapısını çalalı çok oluyor. Sağlık sistemi iyi işlemesine rağmen
yarına anlam yükleyememenin doğurduğu “Yaşlı
intiharları” gibi vahim sonuçlar da medya haberleri
arasına giriyordu.
Konferans için gittiğim Bir Almanya ziyaretimde çilingirlik yapan
bir Türk anlatmıştı. Bir apartmanda komşular, uzun süredir kapısı
açılmayan bir evden yoğun kokular gelince polisi aramışlar, polis
bu çilingiri bulmuş ve kapıyı açtırmıştı. Eve girildiğinde çalışır
halde bir televizyon ve onun karşısında berjere oturmuş halde
kalmış yaşlı bir insanın cesedi bulunmuştu.
Yalnızlaşmayı ne kadar ürkütücü tarzda anlatıyor. Evlatlar acaba hangi dünyada, torun sesi bu eve hangi aralıkta girer, eş ondan önce mi göçmüştür dünyadan yoksa boşanma sebebiyle çok önceden mi yollar ayrılmıştır?
Daha önce de bahsettim, “Ailede Sancı ve Mutluluk Arayışı” başlıklı konferanslarımda, kendi ülkemiz için Batı toplumlarında kapıyı çalan...