Hiç şüphesiz, 6’lı muhalefetin en zor konusu “ortak aday” meselesidir.
Henüz açıklanmamış olması zamanlama açısından izah edilse bile, o ismin bulunması noktasında işin kolay olduğunu söylemek zor. Anlaşıldığı kadarıyla o zorluk sürüyor. Belirsizlik sürdükçe de konu, muhalefet saflarını çalkalamaya yetiyor.
Farklı cenahlardan “Şu olmaz, bu olmaz” türünden yapılan açıklamalar hep “profil eskittiği için”, o profile kendisini yakın hisseden insanlarda da kuşku oluşturmaya başlıyor. Mesela Demokrat Parti Başkanı Gültekin Uysal’ın sonradan “Onları kastetmedim” gibi bir düzeltmeye mecbur kalacağı sözleri, 6’lı masanın Uysal’ın ev sahipliğinde Nisan’da nasıl toplanacağı sorularına yol açtı. “20 yıllık AKP döneminde sorumluluğa ortak olmamış olmak” maddesi acaba Ali Babacan’ı ve Ahmet Davutoğlu’nu da hedef alıyor muydu? “Yok, onları kastetmiyorum” dedi Başkan Uysal, ama söylenen söylenmişti. Böylesine kritik bir cümle benim de ciddiyetinin altını çizdiğim bir siyasetçi tarafından nasıl kurulabilmişti ki?
Benzeri “profil yargılamaları” kimi zaman çizgisi belli medya aktörleri, kimi zaman da ikincil siyasi figürler tarafından seslendiriliyor. Bu da, hem 6’lı yapının ahengini sorgulatıyor, hem de başkan adayı belirlemenin ciddi bir sancı alanı olduğu konusundaki düşünceleri besliyor.
Belli ki en çetin konu ortak başkan adayı konusu. Belki de “seçilebilirlik” şartını ortaya koyduğunuzda en çetin şartı seslendirmiş olmaktasınız. Çünkü o şart şunları ihtiva ediyor:
-Tayyip Erdoğan karşısında hem imaj itibariyle onu dengeleyecek hem onun gibi olmayacak bir tip. Onu dengeleyecek, yani yüksek profilli olacak…. Onun gibi olmayacak, yani kamplaşmaya oynamayacak, toplumun tümünü kucaklayacak, hukuka riayet edecek, kuvvetler ayrılığına, kurumların inisiyatifine saygılı olacak.