"Üçüncü sayfa haberleri” denir medya
dilinde. Emniyet, Adliye haberleridir. 50 yıllık basın hayatımda o
haberlerin gittikçe daha okunamaz hale geldiğini gördüm. Okunamaz,
yani yürek kaldırmaz, yani olabilmesine şaşkınlıkla bakılan, kimi
zaman tiksinti uyandıran haberler. Cinayetin en hunharcası,
tecavüzün en iğrenci, yaş, cins tanımadan yapılanı… Hani katilin de
durduğu yer olur, gelinen noktada katilin, tecavüzcünün
çirkefleşmesi var.
O programlar… Hani şu evden kaçmalar, evli adamların tuzağına
düşmeler, aynı anda birkaç kadınla birlikte olmalar, evlilik dışı
doğan çocuklar, her şeye razı olmalar, DNA incelemeleri ile ortaya
çıkan babalıklar, sokağa bırakılan çocuklar, hepsi ve daha fazlası
ile bir toplum kesitinin ekran halleri…
Ne kötü programlar, elbette. Ama “Programlar mı kötü, oraya yansıyan toplum manzarası mı?” sorusunu sorduran programlar. Bunlar, eskinin ifadesiyle Yeşilçam muhitinin maceraları değil ne yazık ki… Orada olup bitseydi, gene de lokalize bir fesat denir geçilirdi. Bunlar, ne yazık ki “mahalle”den manzaralar. “Sokaklarımız”dan… “Bir kesit” yansıyor toplum hayatından bu programlara.. Ne dersiniz, bunlar dindar camiayı ilgilendiriyor mu?