Bakıyorum da Cumhurbaşkanı Erdoğan “Partili hüviyeti”ni epeyce içselleştirmiş görünüyor. Bu, “Cumhur”u dikkate alarak değil, parti çıkarlarını dikkate alarak iş tutma anlamına geliyor.
Ben başından beri “partili cumhurbaşkanı” statüsüne karşı çıktım. Bu statünün Cumhurbaşkanı’nın milletin birliğini temsil özelliğini yaralayacağını, bizde, kıran kırana geçen siyasi mücadeleler içinde taraf haline getireceğini, evet bir kesimin onu sahipleneceğini ama bir başka kesimin de ona tepki göstereceğini yazdım hep.
Tayyip Erdoğan da özellikle “partili” statüsünde ısrar etti. Muhtemel ki rahmetli Özal’ın Cumhurbaşkanı seçildikten sonra “partiyi kaybetme sendromu” etkili oldu.
Acaba partisi içinden de “partili”liğe yönelik itirazları hiç önemsemedi mi? Ya da yapılan eleştirilere nasıl baktı?
Sanıyorum, “alışılır” diye düşündü. Ya da “partiye egemen
olma”yı hayati önemde buldu.
Alışıldı mı?
İki olay var: Birisi 7 Haziran 2015 seçimleri öncesidir. Bu seçim öncesinde “partili” hüviyeti ile meydanlara çıktı...