PKK terörü sorununa çözüm bulmak için devlet tarafından oluşturulan“Akil insanlar heyeti” içinde bulundum.İç Anadolu Grubuna başkanlık ettim.Bir arayıştı, canlar gidiyordu, bir insan az ölse ülke adına başarıydı, barışa ulaşılacaksa o apayrı bir zaferdi.
Projenin bir ayağı şu idi:
Örgüt mensupları dağdan inecek ve devlet onlar için bir rehabilitasyon programı düzenleyecekti. Yıllarca dağda kalmış, gençlikten orta yaş safhasına geçmiş, silahla haşır-neşir olmuş kadınlar - erkekler vardı, dağdan inseler bile kadınların ev hanımı olması zordu, erkeklerin, herhangi bir yerde amele olarak çalışması... Ne olacaktı?
Devletin nasıl bir rehabilitasyon programı planladığını bilmiyorum. Hangi psikolojik tedavi ile dağ insanlarının mesela ideolojik şartlanmadan kurtarılacağı, sivil hayata intibak ettirileceği üzerine bir çalışma yapılmış mıydı, bilmiyorum.
Olmadı, dağ insanları dağdan indirilemedi. Dağ, muhtemelen uluslararası odaklar tarafından “Hele durun size yeni alanlar açıyoruz” ümidi verilerek iğfal edildi ve terör devam etti, mücadele de devam etti.
Hala onlarca şehit geliyor oralardan ve yüzlerce teröristin etkisiz hale getirildiği haberleri.
Başarmayı başarmalıydık.
Ama bazı şeylere gücümüz yetmiyor. Çünkü uluslararası kumpaslara maruzuz.
O zaman da ülke adına kan kaybı sürüyor. “Analar ağlamasın” demiştik, analar ağlamaya devam ediyor.
17/25 Aralık fesadı devreye girdikten sonra bir ara “Cemaat için de çözüm süreci” diye bir görüş ortaya attım.