Çözüm süreci, Türkiye’nin iç insicamını sağlamaya yönelik bir proje idi. O gerçekleşirse, Türkiye’nin bölgesel rollerini daha iyi oynama imkanı olacaktı.
Yıllarca terörü yaşamış ve binlerce insanımızı, milyar dolarlarca maddi varlığımızı kaybetmiştik. Daha da kötüsü, işin nihayetinde toplumsal dokunun tahrip olma riski vardı. İçerde sancı yaşayan bir ülkenin bölgesel rol üstlenmesi mümkün olmazdı.
Çözüm süreci ile ölümler durmuş, maddi kayıplar durmuş ve toplumsal sancının önü alınmıştı.
Türkiye İslam dünyası için örnek ülke olarak görülmeye başlanmıştı. Türkiye’de “İslami aidiyetleri öne çıkan bir kadro” iktidardaydı. Bu yönüyle de İslam dünyası için laik kadrolardan daha çok örneklik söz konusu idi.
Nitekim “Arap Baharı” hadisesi, Türkiye örnekliği istikametinde iktidar değişimlerini getirdi. Türkiye, Mısır’da, Tunus’ta İslamcı kadrolara bile “Batı’yı ürkütmeme” yönünde telkinlerde bulundu.
Ancak zaman içinde -farklı sebepler sıralanabilir- Türkiye ile Amerika arasında Ortadoğu’daki gelişmeler konusunda açı farklılıkları oluştu.