Senkron “eş zamanlı” anlamına geliyor. İki veya daha çok tarafın aynı anda benzeri davranışlar sergilemesi demek. Ben burada senkronu “uyum” anlamına kullanıyorum.
Konuyu Cumhurbaşkanı - Başbakan, ya da Cumhurbaşkanı - Ak Parti ilişkileri çerçevesinde değerlendirme gereği duyuyorum. Seçilmiş Cumhurbaşkanı ile Seçilmiş başbakan ilişkilerinin her zaman problem potansiyeli taşıdığı hususunun varlığı, zaten bir sistem sorunu olarak biliniyor, onun için de sistem değişikliğinin zarureti ifade ediliyordu.
Bunu bir ölçüde aynı partiden Cumhurbaşkanı ve Başbakan varlığının telafi edebileceği, Tayyip Erdoğan - Ak Parti ilişkisinin buna örnek olabileceği belirtiliyor, onun bile riskten hali olmadığı öngörülüyordu.
Ortaya çıkan bazı gelişmelere baktığımda, bu riskin çok erken güncel hale gelebileceği ihtimalini görüyor ve Erdoğan’ın, Davutoğlu’nun, Ak Parti’nin çoğu zaman kendilerini aşan misyonunu önemseyen bir kişi olarak, bu işin farklı platformlarda saflaşmalara yol açmadan en merkezde halledilmesi gerektiğine vurgu yapmak istiyorum.
Aslında kolay olmayan bir konu.
Partinin tabii lideri oradan yasal statü noktasında ayrılmış ve Cumhurbaşkanlığına gitmiş.
Beride partide bir genel başkan var. Parti hükümette ve genel başkan aynı zamanda Başbakan. Sorun potansiyeli şu alanlarda:
- Seçilmiş Cumhurbaşkanının Başbakan’la ve Hükümet’le ilişkileri nasıl yürüyecek?
- Cumhurbaşkanı’nın içinden geldiği ve lideri olarak bilindiği partisi ile ilişkileri nasıl olacak?
Bu soruyu, tersinden sormak da mümkün:
- Başbakan ve Hükümet Cumhurbaşkanı ile nasıl bir ilişki çerçevesi oluşturacak?