Türkiye ekonomisi epeyce bir zamandır hasta. En belirgin semptom enflasyon. Ama hastalık daha derinde. Pek çok doktor getirildi, Ortodoks – heterodoks reçeteler uygulandı, en baştaki doktor olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, “benim reçetem” diye tanımladığı keskin reçeteler uyguladı, olmadı.
İnsanlar ezildi, bunaldı, boğuldu.
En sonunda karar verici konumdaki Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi tezleriyle çelişmeyi göze alarak Mehmet Şimşek’i işin başına getirdi. Gerçekten Mehmet Şimşek’le başlayan programda ilk adım, Cumhurbaşkanı’nın faizler konusundaki düşüncesinin 180 derece zıddı id. Cumhurbaşkanı “Faizler düşecek enflasyon düşecek” düşüncesindeydi, oysa Şimşek enflasyonla mücadeleye faizleri yüzde 50’lere çıkarmakla başlamıştı.
Erdoğan’ın biraz da eskiden şeker-renk (soğuk anlamına) ilişkileri bulunan Mehmet Şimşek’e nasıl ikna edildiği, Şimşek’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a nasıl bir program önerdiği, o programın gerçekten hasta ekonominin iyileşmesini sağlayacağına nasıl inandırıldığı bilinmiyor.
Onun için de Erdoğan’da bir tedirginlik olacağı, sürekli Şimşek’i...