Sayın cumhurbaşkanı Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılma konusunu bu defa Pakistan dönüşünde gündeme getirdi. “ŞİÖ’ye katılım Türkiye’yi rahatlatır” gibi bir cümle ile. AB ile ilişkilerin yükselen gerilimini değerlendirme bağlamında ve “AB’ye mahkum değiliz” çerçevesinde...
Konu ile ilgili sorular var. Bu soruları ŞİÖ çevresi kadar AB ve tüm Batı dünyasının da sorduğu, bizim de sormamız gerektiği açıktır. Öyleyse soruları sıralayalım:
- Acaba sayın Cumhurbaşkanı’nın Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) girelim sözleri, pişmiş, olgunlaşmış bir teklif mi yoksa bir fikir jimnastiği mi?
- Acaba ŞİÖ’ye katılmak, AB ile daha genelde Batı ile ilişkilere alternatif bir yönelişi mi ortaya koyuyor yoksa, başından beri Ak Parti Hükümetlerinin dış politika stratejisi olarak benimsediği “uluslararası camiada ilişkileri çeşitlendirme” ilkesini mi?
- Şu ana kadar sayın Cumhurbaşkanı dışında Hükümet cenahında ŞİÖ’ye katılma yönünde bir eğilim seslendirilmiş değil. Cumhurbaşkanı da bu yöndeki düşüncelerini Batı ile ilişkilerin sağlıklı gitmediği durumlarda gündeme getiriyor. Zaten onu dikkate alarak soruyorum “Bunlar fikir jimnastiği mi, yoksa pişmiş, olgunlaşmış düşünceler mi?” sorusunu.
Yine sayın Cumhurbaşkanı bazı ortamlarda Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin ekonomik boyutuna önem verdiğini, ihracatın yüzde 60’ını AB ülkelerine yaptığımızın altını çizerek belirtmişti.