Anlaşılıyor ki, mevcut sistemdeki “çift başlılık” konusu, Ak Parti bünyesinde de sorun kaynağı olarak telakki ediliyor ve çözümlenmesi gerekli görülüyor.
Yani “Cumhurbaşkanı aynı kökten geliyor, ülkeyi de aynı parti yönetiyor, dolayısıyla ‘Fiili başkanlık-yarı başkanlık’ sorunsuz şekilde uygulanır” yaklaşımı bir yere kadar geçerli sayılıyor.
Seçilmiş Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın farklı siyasi çizgilerden gelmiş olması halinde çıkması muhtemel çift başlılık durumunun, aynı siyasi çizgi içinden gelenler arasında da potansiyel gerilim alanı olarak kabul edilmesi meselenin çok ciddi olduğunun ifadesi.
Geçtiğimiz hafta Ak Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli’nin bu konuya yönelik medyaya yansıyan değerlendirmeleri, kanaatimce önemliydi, ama başka sıcak gelişmeler sebebiyle yeterince yankı bulmadı.
Canikli çok objektif tespitler yapmıştı; bazılarını hatırlatmak isterim:
“Şu andaki ikili yapının ortadan kaldırılması lazım. Aynı siyasi partilerden de olsa, farklı siyasal partilerden de olsa sorun çıkıyor. Çünkü aynı yönetsel yetkiyi bizim anayasamız hem cumhurbaşkanına hem de başbakana veriyor. Sürekli çatışma riski taşıyor. Çünkü ne başkanlık sistemi, ne parlamenter sistem. Devekuşu yani, ne deve ne kuş.”
Canikli bu tespitten sonra ayrıca “Hiçbir parlamenter sistemde cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmeyeceği”ni de ilave ediyor.
Bu problemin net tespiti. Böyle bir problemin var olduğu konusunda herhangi bir itiraz olması da mümkün görünmüyor.