Birkaç soru soracağım. Bunların cevabının niteliği bence çok önemli: - Acaba Doğu - Güneydoğu’da yaşayanlar, Kürt halkı, Cizre, Sur, Silopi, Nusaybin, Lice, Yüksekova’da terörle mücadele çerçevesinde harabeye dönen yerleşim yerlerinin sorumluluğunu kime yüklüyor?
- Acaba Kürt halkı, terörle mücadelenin mehter marşları ile başlamasını, bittiğinde tekbirler arasında komando yemini yapılmasını, terörden temizlendikten sonra harabeye dönmüş binaların üzerine Türk Bayrağı asılmasını nasıl değerlendiriyor?
- Halkın özyönetim ilanına, sokaklarda hendek kazılmasına ve barikat yapılmasına, oralara silahlı militanların yerleşmesine destek vermediğini anlayabiliyoruz. Ancak bölgede, silahlı yığınağın boyutları sebebiyle bugüne kadar benzeri görülmeyen bir “terörle mücadele” şekli sergilendiği, bu sebeple insanların evlerini terk ettiği, geri döndüğünde de ev yerine bir harabe ile karşılaştığı durum söz konusu. Acaba halk, bu sonucu da terör örgütünün vebali olarak görüp “Lanet olsun” diyor mu, yoksa devleti de sorumlu tutuyor mu?
-”Türk kamuoyu” mu demem lazım “Batı bölgelerimiz” mi, bilmiyorum ama ülkemizin, insanlarımızın bir bölümünde bütün bunlardan “Terör örgütü”nün sorumlu tutulduğu söylenebilir. Ama acaba “Doğu - Güneydoğu”da, ya da söylemek doğru ise “Kürt kamuoyu”nda, örgütle devlet arasında sorumluluk nasıl paylaştırılıyor?