Eğitim hayatımızın ilk safhalarında benzerlik var Tayyip Bey ile. İlk okuldan sonra İmam Hatip’te okudum ben de onun gibi.
“Şükür” gibi dini kavramlara aşinadır İmam Hatip nesli. Hoş, bizim normal halk kültürümüzde de bu tür dini kavramlar yer etmiştir. “Elhamdülillah, deriz, Allah’a şükür, deriz, çok şükür, deriz, helal – haram biliriz, Allah affetsin, deriz, Allah’tan kork, deriz, imansız, der kimileri birilerine kızdığında… Böyle din menşe’li daha binlerce deyiş sayılabilir.
Tayyip Bey, zaman zaman kullanıyor bu tür deyişleri. “Şükürsüzlük” onun en son kullandığı, daha doğrusu, kimi çevreleri itham ettiği sözcüklerden… Bir ara “Nankör” kelimesini kullanmıştı. O da herhangi bir “nimeti inkar eden” anlamına geliyor.
İnsanımızın kültüründe tıpkı “tevekkül” gibi yaşadığı mahrumiyetlere yönelik teselli niteliği taşıyan “Allah’a şükür geçinip gidiyoruz” söylemi var, ama şükür kelimesi, “Şükürsüz” şekline büründüğünde suçlamaya dönüşüyor.
“Eline geçenle yetinmeyen, hala bir şeyler isteyen, istemekte artık fazla olan…”