Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la konuştuktan hemen sonra yaptığı “Suriye’den çekiliyoruz” açıklaması herkesi pek heyecanlandırmıştı. Fırat’ın doğusuna operasyon yapacaktık, bütün hazırlıklarımız tamamlanmıştı ve Amerika askerlerimizle karşı karşıya gelmemek için önümüzdeki alanı boşaltıyordu! Doğrusu gururumuzun okşandığını hissediyorduk. Ben bu gelişmeyi 21 Aralık tarihli yazımda “Bir tweetlik strateji” diye yorumlamıştım. Trump türü yönetimden beklenirdi ama bir transatlantik bu kadar kolay manevra yapabilir miydi? O yazımda ABD’nin Ortadoğu ile ilişkilerinin boyutlarını ortaya koyup, bu kararın tüm bu alanlarda değişim anlamına gelip gelmediğini sormuştum: “-Suriye’den çekilme” kararı, ABD’nin Ortadoğu ile ilgili tüm stratejik hesaplardan vazgeçtiği anlamına mı geliyor? - Amerika Rusya’nın Ortadoğu’daki varlığını artık önemsemiyor? - Amerika İsrail’in güvenliği konusunu gündemden çıkarıyor? - Amerika İran konusundaki rezervlerini kaldırıyor? - Amerika Suud’la kısa süre önce Trump’ın katıldığı kılıç oyunu kurgusunu bir kenara bırakıyor. - Amerika petrol sahalarının denetimi için savaşa girdiği Irak-Kuveyt gerilimini tarihte kalmış görüyor? - Amerika, Ortadoğu’daki islamî gelişmelerin artık kendisini alakadar etmediğini düşünüyor? - Amerika, Mısır darbesine sahip çıkmışlığı geride bırakıyor?” O yazıda şu cümleler de vardı: “Öncelikle şunu söyleyelim: Eğer Amerika, sahadaki gelişmelerden, görüşmelerden ve en son Türkiye’nin operasyon kararlılığından, Ortadoğu’da Türkiye’yi ihmal ederek, onun güvenliğini tehlikeye atarak bir oyun kurulamayacağını anlamışsa bu olumlu. Onun ötesinde Trump’ın “Bir tweetlik strateji” görüntüsü veren kararı ABD’nin tüm Ortadoğu politikasını okumaya imkan vermiyor. ” *** Evet, işte geldik o işin öyle olmadığının ayan beyan ortaya çıktığı noktaya. Bolton’u, Jeffry’si, Dunford’u. . .