Şu anda Suriye’de Rusya var, İran var, Türkiye var, Amerika var, koalisyon güçleri var...
Farklı bileşenlerden oluşmuş silahlı bir yapı olarak ÖSO var.
Ağırlığı YPG’den oluşmuş yine silahlı bir yapı olarak Suriye Demokratik Güçleri (SDG) var. Belki DAEŞ var.
Ve tabii Esed var.
Tabii bu görünümüyle Suriye, egemen bir devlet hüviyetinden çok uzakta. Ama buna rağmen meşruiyyeti BM tarafından teslim edilen bir ülke.
Başından beri Rusya ve İran Esed’le birlikte.
Türkiye’nin Suriye hamlesi Esed’e karşı muhalif grup olarak oluşan ÖSO ile birlikte başladı. Esed’den kaçanlar Türkiye’ye sığındı. Şu ana kadar da muhalif yapı ile Türkiye’nin işbirliği devam ediyor. 2011’den bu yana Suriye içinde Esed’le muhalif gruplar arasında yer yer sıcak çatışmalar sürüyor, bölgeler el değiştiriyor.
Türkiye Suriye’deki varlığını bir yandan DAEŞ’e karşı oluşturulan koalisyon güçleri ile, diğer yandan doğrudan Türkiye’ye tehdit mahiyeti taşıyan PYD-YPG’ye karşı mücadele ile meşrulaştırıyor.
Ancak bu meşruiyetin kuvvet kullanarak gerçekleşen bir meşruiyyet olduğu açık. Suriye sahası da buna imkan veriyor. Türkiye son kuvvet kullanımını da Fırat’ın Doğusu denilen alana yapmak üzere hazırlıklarını yoğunlaştırmış durumda.
Tam bu sırada Amerika “Ben artık oynamıyorum” dedi.