Cemil Çiçek “Bize bir tevbe-i nasuh lazım” sözünü bana söylemişti en son. Daha önce de söylediği olmuştu. Buna “Bize yargı reformundan önce ahlak reformu lazım” cümlesini de ilave etmişti. Bir başka yazara “Tevbe-i nasuh”u açarken de “Tevbe-i nasuhla tövbenin samimi olması gerektiğini belirtiyorum. Bu kavramı kullanmakla şunu kastediyorum. Siyaset kurumu, toplumun siyasete yön veren, siyasetten beklentisi olan önde gelen kişi ve kurumlarının hepsinin birlikte samimi bir tövbeye ihtiyacımız var. Tövbe edip aynı günahları işleyeceksek bu kabul edilir olmaz.” demişti.
Ramazandayız. Tevbe ayındayız. Yani tam mevsiminde…
Tevbe, yaptıklarımızın çizgi dışı – kural dışı, dini anlamda -günah- olduğunun, dünyada temizlenilmezse ebedi alemde karşımıza çıkıp bizi mahcup edeceğinin, hesabını vermek zorunda bırakacağının bilinmesi ve ondan arınma yolunun aranması anlamına gelir. Bazı davranışlar Allahın hukukunu ihlaldir, onlardan Allaha yönelik yakarışla arınılır, ama başta insanlar...